-Komplo-Var-


PSİKOLOJİK SAVAŞ

PSİKOLOJİK SAVAŞ !

SOĞUK SAVAŞ !

 

Psikolojik harp; bir kişinin veya bir insan gurubunun davranış, düşünce ve duygularını kontrol etmek, değiştirmek veya yönlendirmek, onları yılgınlığa ve umutsuzluğa sürüklemek için örtülü bir şekilde hedef kişi veya topluluğa, onların farkına varamayacağı bir şekilde (üstü kapalı olarak) tatbik edilen tüm yöntemlere verilen addır.

 Burada "yılgınlığa ve umutsuzluğa sürüklemek maksadıyla" ve "hedefin farkına varamayacağı şekilde" olması, üzerinde durulması gereken iki önemli noktadır. Tanımda da söylediğimiz gibi;

psikolojik harp, normal harpten farklı olarak örtülü bir şekilde

yani başka kılıflara sokulmuş biçimde yapılır.

 

Psikolojik savaşın örtülü olmasının nedeni, insanların bilinçaltını (alt beyin) hedefliyor olmasındandır.

Psikolojik harp teknikleri üst bilinci değil, alt bilincihedeflediklerinden, siz farkında olmadan bilinçaltınız, verilmek istenen asıl örtülü mesajı algılar ve bu örtülü mesajlar uzun vadede davranışlarınızı, fikirlerinizi, duygularınızı etkiler ve yönlendirir. Bu sayede psikolojik savaş tekniğini uygulayanlar da amacına ulaşmış olurlar.

Psikolojik harp; yazılı ve görsel basın, internet, sinema filmleri ve kitaplar gibi araçlarla uygulanır. Örneğin; CIA'nın birçok paravan yayınevi, film şirketi, radyo istasyonu ve TV kanalı kurduğu biliniyor.

 

Bakın bu konuda Atilla Akar, "Derin Dünya Devleti" isimli kitabında ne diyor:
"CFR, CIA ve onların kontrolündeki vakıflar aracılığıyla finanse edilen ya da 'gizli bordrolar'ından maaş alan bazı yazarlar, 'sipariş üzerine' ürünler vermektedirler. 'Derin dünya'nın bu kadrolu yazarları, özellikle CFR, Bilderberg ve Trilateral Komisyon gibi örgütlerin stratejisi doğrultusunda ürünler verirler.

Böylelikle gelecekteki derin dünya manevraları için uygun bir entelektüel ortamın yaratılmasına katkıda bulunurlar. Birçok üçüncü dünya aydını da bunlara 'tav' olur."

Ayrıca Frances Stonor Saunders de "Kültürel Soğuk Savaş: CIA, Sanat

Dünyası ve Edebiyat" adlı kitabında CIA ile aydınlar, yazarlar, akademisyenler, sanatçılar, şairler ve müzisyenler arasındaki ilişkilere değiniyor. Saunders, CIA'nın finanse ettiği kitaplar arasında, George Orwell'ın "1984" ve "Hayvan Çiftliği" kitaplarını gösteriyor.

CIA'nın devletler aracılığıyla 87 ülkede sinemaya büyük yatırım yaptığı kaydediliyor. Bunların yanında Samuel P.Huntington'un "Medeniyetler Çatışması" kitabının CIA tarafından ortaya konulduğu ifade ediliyor. 11 Eylül'de gerçekleşti-rilen İkiz Kuleler'e yönelik saldırılardan sonra CIA ve Pentagon'un sinema sanayiine yön verme, hatta ortak projeler üretme gayretlerinde de bir artış göze çarpıyor.

Think-tank kuruluşları ise bünyelerinde fütüro-loglar barındırıyor ve burada özellikle dünyanın geleceğine ve ABD'nin alacağı konuma ilişkin muhtelif senaryolar üretiliyor. Şu anda ise bilim adamları, Hollywood senarist ve yapımcılarıyla ortak savaş projeleri tasarlıyor. Esinlendikleri kurum ise İkinci Dünya Savaşı'nda kurulan "Enformasyon Bürosu".

 
Mesela, yönetmenliğini Phil Alden Robinson'un yaptığı "The Sum of All Fears (En Büyük Korku)", doğrudan CIA desteği alan bir film olarak tanınıyor. Film, şu anda muhtemel nükleer terörizm kabusuyla yaşayan dünyada bir
"nükleer terörist saldırı tehdidi" üzerine kurulmuş ve tabi bu saldırı, CIA ajanlarının gayretiyle önleniyor.

CIA'nın bu filmi desteklemesinin nedeni; bu korkuyu diri tutarak toplumdan "terörizmle mücadele"de destek almak. Film, tam da bu korkuları bir daha hatırlatmak üzerine oluşturulmuştu adeta. Zaten

11 Eylül sonrası Hollywood'un savaş, nükleer tehdit ve terörizm konulu filmlerinin senaryoları, CIA ajanlarıyla birlikte hazırlanmış.

 

Başka bir örnek de, "Yüzüklerin Efendisi / Yüzük Kardeşliği" filmi.

Burada asıl ilginç olan, romanı CFR'nin İngiltere'deki karşılığı

olan "Chatham House" tarafından J.R.R Tolkien'e ısmarlanmış olması.

Kitabın ilk basımı ise 1950'lerin ortası. Ancak 1990'larda ilk olarak popülerleştiriliyor. O 1990'lar ki küreselleşmenin de patladığı yıllar. (J.K. Rowling'in Harry Potter'ı, Ursula K.Leguin'in "Yerdeniz"i gibi "Yüzüklerin Efendisi" de metafizik, mistik bir dünya görüşünü özellikle çocuklara ve gençlere aşılıyor.)

Bu filmler ya da romanlar aslında Iluminati, Gül-Haç gibi örgütlerin felsefesinden esintiler taşıyor. Hepsi de okültizmin propagandası niteliğinde. Hatta seçtikleri imgeler bile bunlara denk düşüyor: "Yüzük Kardeşliği" (Mason kardeşliği), Yüzük (halka/çember), "Felsefe Taşı", gizli güçler vb... Sanki hepsi seküler bir dünyanın yerini alacak yeni dinin (tek dünya dini)

ideolojik alt yapısını hazırlamak üzere kurgulanmış. Bütün bunlar ise "Derin Dünya! "nın gizli doktrinine denk düşen şeyler.

Bu konuyla ilgili üzerinde durmak istediğim iki güncel olay var.

Bunlardan biri, hatırlarsanız birkaç ay önce Amerikan televizyonları, Irak'ta bir cami içinde Amerikan askerleri tarafından acımasızca öldürülen yaralı bir Iraklı direnişçinin görüntülerini bütün dünyaya izlettiler... Sizce de bunda bir

gariplik yok mu?.. Bu insanlık dışı barbarlığı yapan, ABD ordusu. Bu barbarlığa dair görüntüleri çeken ve tüm dünyaya izlettiren de

Amerikan televizyonları. Hani o, sahipleri yahudi olan ve ABD yönetimindeki "şahinler"in tüm emperyalist politikalarının en büyük destekçisi olan televizyonlar...İşte bu olayda "reklamın iyisi kötüsü olmaz" mantığıyla oldukça başarılı bir psikolojik harp tekniği uygulanmıştır."Biz o kadar acımasızız ki, önümüzde hiçbir güç duramaz" şeklindeki gözdağı mesajı,bu görüntülerle örtülü olarak, Iraklı direnişçilere ve tüm dünyaya gönderilmiştir ve bu mesaj da tüm insanların bilinçaltına (bir daha silinmemek üzere)

kazınmıştır.

 Psikolojik harp teknikleriyle, bilinçaltının hedeflenmesinin bir nedeni de, bilinçaltına yerleşen bilgilerin bir daha silinmemesidir.

Yani siz farkında olmadan bilinçaltınıza yerleşen bir takım örtülü mesajlar, beyninizde öyle bir yer eder ki, ömür boyu davranış ve düşüncelerinize yönlendirici bir etki yapar.

 Yine bu konuyla ilgili ikinci bir güncel örnek de, son günlerde en çok satan kitaplardan birisi olan, "Metal Fırtına" kitabı.

Kitabın "görünen" yazarları Orkun Uçar ve Burak Turna, bu gibi

iddiaları yalanlasalar da bu kitabın bir psikolojik harp aracı olduğuna dair son derece güçlü kanıtlar var.

Söz konusu kitabı ben okudum. Birisi gelip, bana "Bu kitabın ana fikri nedir?" diye sorsa, vereceğim cevap şu olur: "Türk Ordusu'na fazla güvenmeyin! Amerika, Türkiye'yi işgal etmek istese, o çok güvendiğiniz ordunuzu ezer geçer ve 15-20 günde Türkiye'yi ele geçirir"... Evet, "Metal Fırtına" kitabının ana fikri bu.

Kitabı okuyup da bunun aksi bir mesaj çıkaran varsa çıksın karşıma!..

Kitabı okuyanlar görmüştür ki; Türkiye'yi işgalden Türk Ordusu kurtaramıyor. Anadolu'yu eline geçirecek bir ABD'nin dünyaya hakim olacağını düşünen Rusya, Çin, Fransa ve Almanya duruma müdahale ediyor ve ABD geri çekilmek zorunda kalıyor...

Kitapta Türk Milleti üzerinde caydırıcı ve yıldırıcı bir etki bırakacak cinsten öyle şeyler var ki...

Mesela, kitaba göre Türk Ordusu Kuzey Irak'a girmiş ve Amerika, oradaki askerlerimize saldırarak savaşı başlatıyor ve ondan sonra da Türkiye'ye girip, hızla bütün Anadolu'yu işgal ederek 15 günde Istanbul'a dayanıyor!..

Yani, "Türkiye, K.Irak'a girmeyi aklından geçirmesin. Öyle bir şeye kalkışırsa çok kötü şeyler olur!" mesajı, bilinçaltınıza iletiliyor.

 Türk Ordusu'nun uçakları ve zırhlı araçları, tankları hareket bile edemeden ambarlarda ve havalimanlarında imha ediliyor,
Anıtkabir yerle bir ediliyor,
devlet binaları bombalanıyor,
üst düzey komutanlarımız öldürülüyor,
sivil halk acımasızca katlediliyor.

ABD, uzaydaki casus uyduları vasıtasıyla her yeri görebiliyor; bu yüzden nerede sivil direnişçiler bir öbek halinde toplansalar, hemen üzerlerine bombalar yağdırılıyor ve parça parça ediliyorlar!..Yani "düzenli ordunuz başa çıkamadığı gibi, siz halk olarak Kuvayı Milliye
birliklerini de kursanız,vız gelir. O yüzden Kuvayı Milliye ruhunuza da o kadar güvenmeyin. O eskidenmiş!" mesajı, örtülü bir şekilde bilinçaltınıza gönderiliyor.

 Bunların yanında, kitabın bazı yerlerinde Türk Askerleri'nin Amerikan ordusu karşısında ne denli çaresiz kaldığını belirten ve askerlerimizin korkudan "fare deliklerine saklandığı" şeklinde garip ifadeler var...

 

Şimdi bu "Metal Fırtına" kitabı ile Amerikan askerleri tarafından kafasına kurşun sıkılan yaralı Iraklı direnişçi ile ilgili haberi bir karşılaştırın. İkisi arasında birçok benzerlik olduğunu ve ikisinde de verilmek istenen örtülü mesajın aynı olduğunu göreceksiniz. Her ikisinde de ABD o kadar "güçlü ve acımasız" ki,

önünde durabilecek hiçbir kuvvet yok!

 

Komplo Teorisyeni'nin yorumu:
ABD'nin güçlü olduğunu bilelim ama şunu da bilelim:
ABD'nin sınırsız güç sahibi olduğuna, casus uyduları vasıtasıyla yerdeki karıncayı bile izlediğine dair bir takım haberlere, bir de "ps
ikolojik harp" penceresinden yaklaşalım bence.

Tabi bu açıdan yaklaşırken, bu haberler gerçekmiş gibi (gerçek olma ihtimalini de göz önünde bulundurarak) önlemlerimizi alalım, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından takip edelim, takip etmekle de kalmayıp bilime ve teknolojiye biz de yön verelim ve kendi içimizdeki gücün de farkında olalım.
Tarihten binlerce devlet geldi geçti. Amerika'yı şu anki haliyle değerlendirmeyelim. Geniş bakalım. Amerika 200 yıl önce neydi, şimdi ne, 200 yıl sonra ne durumda olacak?
Sovyetler Birliği (SSCB) nin başına gelen, çok değil 30 yıl içinde Amerika’nın da başına gelecektir. Yani ABD'de dağılacaktır.
Biz 200 yıl önce 2000 yıl önce ne idik, şimdi ne durumdayız, 200 yıl sonra ne durumda olacağız?

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol